Aaaaarrkadaş arıyoruuuum aaaarkadaaaş! Rahmetli Turgut Özal geçmişten gelen çok yasağı kaldırırken telsiz haberleşmesinde de "halk bandı" diye bilinen haberleşme türü ortaya çıkınca birden necip milletimiz tarafından ilgiye mazhar olup mükafatlandırılmıştı. Telsizi alıp boş zamanlarında arkadaş arıyorum anonsuyla o günlerin sohbet odaları kuruluverdi. Kim kimdir? Nedir? Bilmeden, görüntü ve telefon numarası olmadan yapılan bu sohbetlerde anlaşılacağı gibi her türlü sohbet, sesleniş insanımızı bir anda avucuna alıp, dağıtmıştı. Epey sürdü bu rüzgar. Sonra ne oldu o telsiz cihazları? Bilinmez.
İnternet çağının başlamasıyla da "sohbet odaları" kavramı giriverdi yaşamımıza. Geleneksel toplum yapısı insanları biribirleriyle samimi bir sohbeti engelleyen geçmişiyle kıskacına almışken, sağolsundu internet ortamları. Orada da numara falan yoktu. "nick name" denilen eskinin rumuz kavramı, perdenin arkasından erkeklere şarkı söyleyen müslüman kadın misali herkesi kendine çekti. Sonrasında icq, msn vs. derken skype ve nihayetinde webcam'ler.
İsteyen istediğiyle genelden, özelden mesajlaşırken, görüntü giriverdi işin içine. Oh ne alaydı. Sosyal açlığımızı, cinsel açlığımızla toplayınca, bu webcam olayı da harikaydı. Necip milletimizden söz ettik ama bunlar bize özgü şeyler değil elbet. Tüm düynanın insanları bu nimetleri tepe tepe kullandılar, hala da kullanıyorlar.
Gelelim günümüze; çiçeği burnunda Periscope sitesi ve uygulaması. Hepsinin pabucunu dama atmış durumda. Tüm dünyadan insanlar, sınır tanımaksızın, akılları zorlayacak biçimde bu deryanın içine dalmış durumdalar. Kimi ararsanız orada bulabilirsiniz. Ama daha çok aramadıklarınızla karşılaşmanız muhtemel, hatta kesin. Elbette ergen neslin "can sıkıntısı"nı en iyi gideren araçlardan biri oluvermiş. Bebek yaşta teknoloji bağımlısı olmuş günümüzün gençleri yine çocuk yaşta bu nimetten yararlanmaya kararlı.
Böyle olunca da en seviyesizinden en entellektüeline "canlı yayın" aracı olan bu uygulama, "beterin beteri var" deyişinin bugünkü yanıtı kimileri için. Halk bandı telsizden bu güne aslında çok da bir şey değişmediğini farkediyoruz önce. Sesiyle ve görüntüyle canlı yayın yapan kullanıcı, onu izleyen kullanıcıların yazılı mesajlarını yanıtlıyor temelde. Kim olduğunu bilmediği, bilemeyeceği çok sayıda izleyenin aklına gelen her şeyi sorduğu, istediği bu ortam müthiş çekici. Bıkmadan, usanmadan sorulan birbirinin aynısı soruları hiç sıkılmadan, usanmadan yanıtlamaya gönüllü yayın yapanlar.
Hangi dilde olursa olsun yayıncıya, kendi diliyle soru soranları ayrı bir kefeye koymalı. Evrensel eğilim ise bayan kullanıcıların yayınını izlerken, ekran tamamen karanlık olup da konuşan veya ön kamerasını açmadan arka kamerayla yerdeki halıyı gösterip muhabbet edenlerden değilse sorular belli: kaç yaşındasın? Adın ne? Boyun kaç? Nerelisin? Kaç kilosun? Diye sürüp gidiyor. Onlardan önemlisi ise cinsel açlığın engellenemeyen soruları var. Geçmişte askerlikte "aç aç" denilen gösteriler duyardık. Askeri birliklerde konser veren veya gösteri yapan bayanlar, askerleri kırmayıp(!) olabildiğince teşhirci bir üslupla gösterilerini çekici hale getirirlerdi. İşte günümüzün internet salgınının eriştiği nokta aslında hala bu noktada. Bayanlar hemen bu sorulara hazır olmalı. En ciddi bir bilim kadınıysanız bile bir konuda yayın açıp da gelen mesajların arasında "meme!" mesajıyla karşılaşırsa çaktırmamalı. İsterse bloklayabilir ama sonraki ne olacak? Bitmez tükenmez bir "aç aç" vaziyeti ortama hakim.
Diğer taraftan bunu eğlence haline getiren bayanlar da azımsanmayacak kadar çok. Niyeti ne olursa olsun bu gibi izleyicilerin her yayında olduğu bilinciyle veya özellikle bu şekilde eğlenmek amacıyla yayın yapanlar, "cam girl" endüstrisinin pabucunu dama atmışlar bile. Yaygın uygulama görüntünün yüzün bir yarısını içermesi diğer yarısı görünmeyen yüz havasının çekiciliği pek revaçta. "canım sıkıldı" başlığı da yerli yabancı hem kadın hem erkek kullanıcıların çok tercih ettikleri bir başlık. Şu kadar izleyiciye şunu yapıcam, bu kadar kalbe bunu yapıcam vaadini içeren başlıklar da bir o kadar izleyici topluyor. "gizli çekim" başlığına kim kayıtsız kalabilir? O da epey izleyiciyi hak ediyor. Yardım isteyen, somut bir konuda cevap arayan, tartışma başlatan başlıklar kadar, başlığı ne olursa olsun, hiçbir görüntüsü olmayan veya kendini gösterdiği halde vereceği yanıtı ya da konuşacağı mevzusu olmayanlar da o kadar çok.
İzleyenlere gelince onlar da yüz yıl önce yeni bir alfabeyle okuma yazmayı zar zor becermiş az bir nüfusun, görsel medyayla feleğini şaşırmış kuşakları, o yayından bu yayına sekip ipe sapa gelmez sorular sormayı görev biliyorlar. Cevap vermeyi beceremeyen yayıncıya, soru soramayan izleyici hoş bir kistch oluştursa da görsel medyada izlemeye dayanması zor o çeşit çeşit yapımlara taş çıkartıyor.
Bugünlerde on, yirmi, elli derken 100 izleyiciyi aşıp, binlerle takipçisi olan kullanıcılar şimdiden fenomen haline gelmişler. Ortamda nam salmanın araçlarından biri de izleyicilerin ekranlarına parmaklarıyla tıkladıkları kadar yayıncıya gönderdikleri "kalp"ler. Yayın açıp da siyah ekranın arkasından konuşarak kalp isteyenler hiç de az değil. Kalp göndermesi bedava olduğu için izleyenler de tıkları esirgemiyorlar elbet.
Şu an aklımıza gelmeyecek kadar tehlike içeren bu uygulama, mutaassıp kesimler tarafından ne zaman farkedilirse o zaman iyice populer olacak. Populer olmasını beklemeden öneririm ki anne ve babaların dikkat etmesi gereken bir ortam bu. Ama ne yapabilirler söylemek güç. Akıllı telefonu olan her genç, uykuya dalmadan veya uykudan uyanır uyanmaz hemen yayın açıp, artık arka kamera veya ön kamera kendisi bilir, anında yayına başlıyorlar.
……. Denilen milli internet polisimiz arzu edilen siteleri her yolla engellediği halde, türlü arka kapılardan dolaşıp at koşturan insanlarımızın pek güzel rağbet edeceği bu engellenmesi olanaksız ortam yakında üçüncü sayfa haberlerinin de vazgeçilmez malzemesi olacaktır. Şimdiden şöyle haberleri klişe haber gibi gözümde canlandırmaya başladım bile: Periskop'ta yayın yapan kızını 33 yerinden bıçaklayan baba veya periskopta takip ettiği kıza aşık olan izleyici onu kaçırarak üç gün boyunca tecavüz etti.
3 Eylül 2015 Perşembe
17 Ocak 2015 Cumartesi
Ekrana Bakanlar
Yeni dünyamızda herşeyimiz haline gelen bilgisayar bizi esir almaya devam ediyor.
Yeni savaşımız da bilgisayara karşı.
Hizmet aldığımız pek çok kamu ve özel sektör çalışanı bize hizmet verebilmek için ona mahkum.
Bu mahkumiyet de ekran'la vücut buluyor.
Karşısında durduğumuz kişi bizden çok önündeki ekrana bakıyor ve orada ilerlemeye işi sonlandırmaya çalışıyor.
"sistem ağır", "sistem durdu/arızalı" gibi tümcelerle işimizin ne kadar uzadığını, uzayacağını veya olmayacağını söylemeye çalışıyorlar.
Öyle olmasa bile, yani iş normal seyrinde akıyorsa bile pek gözlerini o ekrandan ayıramıyorlar.
Tabii her kurumda çalışan sayısı olanaklarla sınırlı ancak bu tip her birimde ekranla hiç işi olmayan bir rehber kişinin bu birimlerle hizmet almaya çalışanlar arasında köprü olması da gerekiyor.
İki taraf arasındaki ilişkinin daha sağlıklı yürümesi, sürekli yükselen tansiyonun düşürülmesi için şimdilik bu işi kimi yerlerde güvenlik görevlileri üstlense de gelecekte bu gibi görevlilere ihtiyaç duyulacağı ve istihdam edileceği görülüyor.
Yeni savaşımız da bilgisayara karşı.
Hizmet aldığımız pek çok kamu ve özel sektör çalışanı bize hizmet verebilmek için ona mahkum.
Bu mahkumiyet de ekran'la vücut buluyor.
Karşısında durduğumuz kişi bizden çok önündeki ekrana bakıyor ve orada ilerlemeye işi sonlandırmaya çalışıyor.
"sistem ağır", "sistem durdu/arızalı" gibi tümcelerle işimizin ne kadar uzadığını, uzayacağını veya olmayacağını söylemeye çalışıyorlar.
Öyle olmasa bile, yani iş normal seyrinde akıyorsa bile pek gözlerini o ekrandan ayıramıyorlar.
Tabii her kurumda çalışan sayısı olanaklarla sınırlı ancak bu tip her birimde ekranla hiç işi olmayan bir rehber kişinin bu birimlerle hizmet almaya çalışanlar arasında köprü olması da gerekiyor.
İki taraf arasındaki ilişkinin daha sağlıklı yürümesi, sürekli yükselen tansiyonun düşürülmesi için şimdilik bu işi kimi yerlerde güvenlik görevlileri üstlense de gelecekte bu gibi görevlilere ihtiyaç duyulacağı ve istihdam edileceği görülüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)