23 Mart 2014 Pazar

Feribot ve Arabalı Vapur İskelelerinde Güvenliğin Artırılması

Geçtiğimiz günlerde bir feribotun, yolcu aracının binişi sırasında kapağını kaldırmaksızın hareket etmesi nedeniyle, söz konusu araç içindeki biri çocuk dört kişiyle birlikte denize düştü, içlerinden iki insanımızı ne yazık ki kaybettik. 

Bu gemiler yıllardır aşağı yukarı bu ve benzeri yöntemle seferler yapıyorlar. Sürekli gel git yapan gemiler, iskeleye yanaştıktan sonra halatlarla bağlanmak yerine, araçların biniş ve inişleri boyunca, makine ve pervanelerini çalıştırmaya devam ederek iskele yapısına yaslanıyorlar. 

Geçtiğimiz yıllarda Yalova’da da bir aracın benzer şekilde denize düştüğünü okumuştuk basından. Onun dışında yıllardır başka bir kaza duymadık. Oran olarak sefer sayısına göre çok düşük de olsa bu şekilde kazalar yaşanması söz konusu. 

Bu riski sıfıra indirmek zor değil. Günümüzde elektronik sistemler çok ilerledi, yaygınlaştı, ucuzladı. Pek çok araç elektronik algılama ve yönetim sistemiyle hareket ediyor veya hareketi engelleniyor. Feribot ve arabalı vapur dediğimiz bu tip gemilerin yanaştığı, araç aldığı ve boşalttığı iskelelerde yayaların ve araçların denize düşmelerini engellemek için bu sistemler kolaylıkla kullanılabilirler. 

İlk akla gelen otopark kapılarında, gişelerde yaygınlıkla kullanılan açılır bariyer ve benzeri sistemlerdir. İskeleye yanaşık durumda gemi olmadığı durumlarda gerek yayaların gerekse araçların denize düşmesini engelleyecek önlem bu bariyerlerin gemi hareketleri ile veri akışı sağlanarak daha da güvenli bir düzen oluşturulabilir. Bariyer açık durumdayken geminin hareketini, iskeleden ayrılmasını engellemek olanaklıdır. Gemi iskeleye yanaşmadan bariyerlerin kapalı durması, geminin iskeleye yanaşarak kapağını indirmesi sonrasında bariyerin açılmasını sağlamak güvenliği artıracak bir önlem ve düzendir. 

7 Mart 2014 Cuma

Dünyanın en büyük Adliye Sarayı'nda basılması tehlikeli zeminler



Kaç milyon lira harcadık bilmem, dünyanın en büyük Adliye Sarayı'dır muhtemelen... En büyük değilse, ikincisi, üçüncüsü vb.

A4 kağıda bilgisayardan bir şeyler yazıp asmayı çok sever devletimiz. Burada da değişiklik yok. Foto'da görülen cam tuğla örülü duvar, bekleme salonu ile mahkeme salonunu ayırıyor. Önündeki zeminde görülen üç parça cam zemin ile ilgili de bir A4 kağıdı yapışık bu duvara.

"Güvenliğiniz için lütfen cam zemine basmayınız" diyerek, parayı veren vatandaşını uyarmış.

Eh böyle ünlü bir yapıda, mülkün sahibi vatandaşın canı tehlikeye atılacak değil ya. Her şey düşünülmüş böylece.

Küçük bir ekleme: Binada 100 tane mahkeme salonu varsa ki yalnızca 40 tane sulh ceza mahkemesi var, 100 tane de cam zemin var, cam duvarının önünde. Elbet 100 tane de A4 kağıt çıktısı.

Dünyada bir adliyede bu kadar çok eş A4 çıktısı yapışık olan cam tuğla duvarlı adliye sıralamasında kaçıncıyız acaba?


Değiştir değiştir bitmeyen kaldırımlar

Manzara hiç değişmiyor, hep aynı. Daha bir kaç yıl önce döşenmiş, 10x10x10 cm. boyutlu granit kaldırımlar toptan sökülüyor, yerlerine 20x20x20 cm. boyutlu, ya da her neyse farklı boyutta granit kaldırım taşları döşeniyor. Sökülenlerin ömrü 100'lerce yıldı, belki 10 yıl olmamış, hadi 20 yıl olmamıştır, yenileri de 100'lerce yıl ömürlü ama kimbilir kaç yıl sonra, ya da kaç on yıl sonra onlar da sökülüp atılacaklar.

Fotoğrafta 2014 yılı Şubat'ında İstanbul, Karaköy Meydanı görülüyor. Sağ taraftaki paravanların arkasında yeni granitler döşenmekte. Paravanın dışında eski granitler görülüyor, sapsağlam, yüzeyde en ufak bir deformasyon yok.

Rııhtımdaki kalın demir ferforje korkuluklar da belki bir 100 yıl ömürlüydüler ama son kalan iki üç dilim dışında tümden sökülüp, atıldılar. Yerlerine kimbilir nasıl yenileri gelecek.

Milletin parası böyle harcanıyor. Harcanan nereye, nasıl harcanıyor hayal gücünüze kalmış.