Yelkene heveslenen birkaç arkadaş aldıkları başlangıç
eğitiminden sonra usta bir yelkenciyle okyanus geçişi yapmışlar. Denizdir bu
elbet sert havalar yemişler. Saatler geçmek bilmemiş. Günlerce gerilim
yaşamışlar. Yaralananlar olmuş.
Döndükten sonra da bir dergiye yaşadıklarını anlatmışlar. Bir
tanesi diyordu ki; böyle bir yolculuğu yapmak isteyen birini görürsem,
vazgeçmesi için elimden geleni yapar, hatta onu engellemek için gidip bineceği uçağın kapısına
yatarım.
Güzel söz. O gün bu gündür hala aklımda.
Siz bir dostunuz için uçağın kapısına yatar mısınız?
Yattınız mı? Bence yatmalıydınız, yatmalısınız!
Dostluk kavramını dilimize dolamışız ama bırakın kapıya
yatmayı, ağzımızı açmıyoruz.
Gözlem yeteneğimiz süper. Farkındalık desen, o da öyle.
Dostluk ise yazık ki lafta kalıyor.
Hiç tanımadığı biri için gidip uçağın kapısına yatacak adam
bir tarafta, dostum dediği kişiye ağzını açmayanlar belki de açamayanlar diğer
tarafta.
Gençliğimde, öğrencilik yıllarımdan hatırladığım en güzel anı,
arkadaşlarımla dobra konuşmak, onların da bana açık eleştirilerde bulunmalarıydı.
Gençliğin verdiği bir heyecanla olsa gerek. Zamanla, yaşlar ilerleyip,
evlilikler başlayınca, biribirimizden uzaklaştığımızı fark ettim. Biribirimize
yeterince vakit de ayırmaz olduk. Bir araya geldiğimizde, günlük hay huyları
aşmayan konuşmalar, sohbet boyutuna erişemez oldu. Kaldı ki kim kime neyi
hatırlatacak, nesini eleştirecek.
Oysa insan kendini gereği biçimde göremiyor, fark edemiyor.
Birilerinin görmesine, göstermesine, yönlendirilmeye ihtiyacı var. Yaşam
koçları, psikiartristler, psikologlar bu işi parayla pek güzel yapıyorlar.
Parasına kıyan, parasına kıydığı oranda onlardan yarar görüyor.
Şimdilerde gençlik gerilerde kaldığında dönüp yine kimin ne
hatalar yaptığını, eksikleri olduğunu gördüğümüzde, hep neden bunu ona açık
biçimde söylemedim, hatırlatmadım, uyarmadım diyorum. Onlar da beni
uyarmadılar, eleştirmediler.
Kibar bir dönem yaşadık, kimse kimseye dokunmadı pek.
Şehirleşen toplumda insanlar birbirlerinden uzaklaştı. Nereye gider?
Eskiye dönüş zor. Bugün gençler birbirleriyle yeterince konuşuyor
mu? Onu da bilmiyorum.