30 Ağustos 2012 Perşembe

Uçağın kapısı...


Yelkene heveslenen birkaç arkadaş aldıkları başlangıç eğitiminden sonra usta bir yelkenciyle okyanus geçişi yapmışlar. Denizdir bu elbet sert havalar yemişler. Saatler geçmek bilmemiş. Günlerce gerilim yaşamışlar. Yaralananlar olmuş. 

Döndükten sonra da bir dergiye yaşadıklarını anlatmışlar. Bir tanesi diyordu ki; böyle bir yolculuğu yapmak isteyen birini görürsem, vazgeçmesi için elimden geleni yapar, hatta onu engellemek için gidip bineceği uçağın kapısına yatarım. 

Güzel söz. O gün bu gündür hala aklımda.

Siz bir dostunuz için uçağın kapısına yatar mısınız? Yattınız mı? Bence yatmalıydınız, yatmalısınız!

Dostluk kavramını dilimize dolamışız ama bırakın kapıya yatmayı, ağzımızı açmıyoruz.

Gözlem yeteneğimiz süper. Farkındalık desen, o da öyle. Dostluk ise yazık ki lafta kalıyor.

Hiç tanımadığı biri için gidip uçağın kapısına yatacak adam bir tarafta, dostum dediği kişiye ağzını açmayanlar belki de açamayanlar diğer tarafta.

Gençliğimde, öğrencilik yıllarımdan hatırladığım en güzel anı, arkadaşlarımla dobra konuşmak, onların da bana açık eleştirilerde bulunmalarıydı. Gençliğin verdiği bir heyecanla olsa gerek. Zamanla, yaşlar ilerleyip, evlilikler başlayınca, biribirimizden uzaklaştığımızı fark ettim. Biribirimize yeterince vakit de ayırmaz olduk. Bir araya geldiğimizde, günlük hay huyları aşmayan konuşmalar, sohbet boyutuna erişemez oldu. Kaldı ki kim kime neyi hatırlatacak, nesini eleştirecek.

Oysa insan kendini gereği biçimde göremiyor, fark edemiyor. Birilerinin görmesine, göstermesine, yönlendirilmeye ihtiyacı var. Yaşam koçları, psikiartristler, psikologlar bu işi parayla pek güzel yapıyorlar. Parasına kıyan, parasına kıydığı oranda onlardan yarar görüyor.

Şimdilerde gençlik gerilerde kaldığında dönüp yine kimin ne hatalar yaptığını, eksikleri olduğunu gördüğümüzde, hep neden bunu ona açık biçimde söylemedim, hatırlatmadım, uyarmadım diyorum. Onlar da beni uyarmadılar, eleştirmediler.

Kibar bir dönem yaşadık, kimse kimseye dokunmadı pek. Şehirleşen toplumda insanlar birbirlerinden uzaklaştı. Nereye gider? 

Eskiye dönüş zor. Bugün gençler birbirleriyle yeterince konuşuyor mu? Onu da bilmiyorum.


Hiç yorum yok: